Son Serament 4 Bölüm

Kelime Sayısı:923

4 Bölüm

 

Bir Avuç Gümüş İçin

 

İçeriye girip girmemek arasında tereddütte kalmıştı. Biraz düşündükten sonra kapıları ardına kadar araladı ve içeriye girdi. İçeride dört kişi vardı. Genelde buraya takılanların hepsi o akşam oradaydı. Adam hiç birine bakmadan doğrudan tezgâha doğru yürüdü. O sırada barmen içeriye gitmişti. Girişte masanın başında iki kişi içkisini içerken Adam’ın sırtında ki kıza bakmışlardı. Adam’ın getirdiği ganimetin iyi olduğunu kızın kıyafetlerinden anlamıştı. Diğer adam bir ölü bir kadını zincire bağlamış tecavüz ediyordu. Adam bir ara vermiş ona sadece göz gezdirmiş sonra kaldığı yerden devam etmişti. Yeniden karşısında bağlamış olduğu ölü kadına yönelmişti. Kadınların fazla olmadığı bir yerde ölülerine bile artık rahat verilmiyordu. Onların sayıları fazla olduğu yerler hakkında bu kasabada ki kimsenin bilgisi yoktu. İnsanlar kasaba dışının çok tehlikeli olduğunun farkındaydı o yüzden dış dünyaya açılmak fikrinden gözü pek katilleri bile korkutmaya yetiyordu. Adam kadını sandalye ’ye otururken arkadan elbisesi kanlı bir adam geldi ve ‘’Hoş geldin dedi. Adam kadını gösterdi. ‘’Bakire olup olmadığına bir bak ona göre köle pazarında satacağım’’ dedi. Kanlı elbiseli adam güçlü kolları ile kızı sırtına attı ve içeriye götürdü. Barmen o sırada bir bardak koydu önüne.

 

‘’Ne içersin bugün?’’ diye sordu. Adam

 

‘’Varsa temiz su’’ diye yanıt verdi. Barmen yüzünü ekşitti temiz suları yoktu az radyasyonlu suları vardı fakat karşısında ki adamın ondan içmeyeceğini iyi biliyordu. Bir şey söylemeden adamın önüne koyduğu bardağı aldı.  Sakince masasına oturmuş sonuçları beklerken içeriden bir bağırtı koptu ve Ayça odadan dışarıya koşarak çıkarken adam belinden kavradı. Ayça bağırdı,

 

‘’Bırak beni dış Dünya’yı görmek istiyorum bana dış dünyayı gösterecek kişi zengin mahallesinde ki babamın kasasının şifresini vereceğim. Kasada sekiz bin gümüş var’’ dediğinde barda sessizlik olmuştu. O sırada bar kapısından içeriye yeni bir adam girmiş eli silahında yürümeye başlamıştı, köşeye kadar gelip masanın önünde durdu. Sırıtarak

 

‘’Sekiz bin gümüş iyi ganimet’’ dedi ve elini silahına yakınlaştırdı. Ölü kadına tecavüz eden Kemal’di her zaman ölü kadınları tercih ederdi, pantolonunu yukarıya çekti şimdi birazdan olacakları izleyecekti. Sırtında ufak kılıçları vardı. Girişte ki iki adam ellerine makineli tüfeklerini almıştı. Barmen belinde ki Avcı bıçağını çıkardı. İçeride Ayça’ya bakan adam hiç çıkmamıştı. Adam Ayça’yı bıraktı. Ayça öylece ayakta kalmıştı, Adam

 

‘’Kendine saklanacak bir yer bul yoksa dış Dünya’yı görmeden öleceksin’’ dedi. Barmen o sırada içeriye yeni giren adama baktı.

 

‘’Belinde ki silahta 6 mermi var. Kişi başına bir mermi düşüyor.’’ Dedi. Adam sırıttı elini havaya kaldırıp parmağı ile hayır işareti yaptı.

 

‘’Herkese bir mermi düşüyor kalan mermileri diğerleri için saklıyorum’’ dedi. Girişte ki iki adam hızlıca ayağa kalktı, masayı devirdi. Bar’a son giren adam uçarak diğer masaya zıplarken attığı kurşun iki adamdan birisine isabet etti. Barmen avcı bıçağını Kemal’e fırlattı, bıçak onun boğazına saplanmış Kemal dönerek yere düşmüştü. O sırada Ayça’yı alan adam arkasına dönüp Barmeni öldürdü. Tek kalan makineli saklandığı yerden çıkıp adamın üzerine mermileri boşalttı. Tüm bunlar yaşanırken Ayça tezgâhın üzerinden diğer tarafa geçmişti. İçeriden çıkan adam silahı ile masayı taradı. Etrafta bir süre sessizlik olduğunda makineli tüfeği olan adam son mermisi ile adamı odadan dışarıya çıkan adamı vurmuş ve gözlerini kapatmıştı. Ayça silah sesleri duyduktan bir dakika sonra ayağa kalktı. Yaşayan olup olmadığını merak ediyordu. O sırada içeriye giren en son adam ayağa kalktı ve silahını ona doğrulttu. Ayça ondan korkmuştu birkaç adım geriledi. Adam

 

‘’Kaçacak bir yerin yok kadın. Seni dış dünyaya götüreceğim’’ dedi. Ayça yüzü bir anda değişmişti.

 

‘’Gerçekten mi?’’ diye sordu heyecanla. Adam başını sallayarak söylediklerini doğruladı. Adam ‘’şimdi çabuk olmalıyız haber duyulmadan sen dış dünyaya bende gümüşlerimin peşine düşmeliyim.’’ Dedi. Ayça onun peşine takılıp birlikte bardan dışarıya çıktılar. Gece karanlığında sokaklarda kimse kalmamıştı fakat ardı ardına patlayan silah sesleri leşleri toplamak için çoktan yola çıkmışlardı. Karanlık sokaklarda yürüselerdi izleri takip edilecekti, o yüzden hızlı olmalılardı. Adam son derece hızlı yürüyor Ayça onun hızına yetişmekte zorlanıyordu. Ara sıra dönüp arkasına baktığında Ayça’nın geriye kaldığını görünce onu bekliyor önüne katıp yürümeye devam ediyordu. Ayça dışarıya çıktığı ilk günde bu kadar macera yaşayacağını ummuyordu. Dış dünyada çok daha tehlikeli bir yer olduğunu anlamıştı. Verdiği kararda acele ettiğini düşünüyordu. Kimse ona dünyanın bu kadar gaddar olduğunu söylememişti, okuduğu kitapların hiç birince böyle bir şey yazmıyordu. Yazılanların hepsinin yalan olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu. İnsanlar eskiden beri kitap okurlarmış dünya yok olmadan önce. O zamanda yalan yanlış yazarlarmış. Ayça kafasını yana çevirdiğinde adamın yüzüne bakma fırsatı bulmuştu. İlk kez onun suratına bakıyordu. Gür sakallarına beyazlar yüzmüş bir gözü yara yüzünden kapatılmıştı. Ayça ‘’Adın ne senin?’’ diye sordu. Adam ‘’Bu kadar önemli mi adım? Dış dünyada yollarımız ayrılacak’’ dediğinde. Ayça ‘’Olsun sen söyle beni dış Dünya’ya götüren adamın ismini bilmek isterim’’ dedi. İkisi birlikte sokağı döndüler. O sırada adam altı patların boş kovanını dışarıya çıkartıp yerine dolu mermi koyuyordu. Söze başladı.

 

‘’Mademki öğrenmek istiyorsun. Benim adım Ay Sakini. ‘’ dedi. Ayça daha önce böyle bir isim duymamıştı, belki dünya yok olmadan önce böyle isimler kullanılıyordu. Ay Sakini gökyüzünde ki Ay’ı gösterdi.

 

‘’İşte ben dünya yok olmadan önce orada arkadaşlarımla yaşardım’’ deyince Ayça

‘’Öyle ise sen uzaylısın hiçbir insan Ay’da yaşayamaz’’ dedi. Ay Sakini ona bakınca Ayça biraz daha sözlerini düzetti.

 

‘’Yani eskiden öyleydi’’ dedi. Ay Sakini

 

‘’Ben uzaylıda değilim insan da değilim. Ben oradayken insanlar yanımıza gelmeye çalışmıştı’’ dedi. Ayça heyecanlanarak

 

‘’Ne oldu? Ya da orada yaşam olduğuna dair insanlık hiçbir bulgu bulamadı. ‘’ dedi. Ay Sakini

 

‘’Ay olmasa zaten dünya olmazdı, ama insanlık Mars’ta da yaşam bulamadı. Neyse bu konular için çok geç. Ay yine beyaz gözüküyor fakat artık orada yaşayan insanlar var. Sen bunu bilmiyorsun ama dış dünyaya ulaştığında oraya gitmek için can atan insanlar var. Birçok gezegende artık İstasyonlar var. İnsanlar fırlatma rampalarını kullanarak İstasyonlara ulaşıyor. Kimi istasyonlar insanlık için son durak olurken kimileri umut ışığı oluyor. ‘’ dedi.

Bu yazı Son Serament kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir